Atatürk İlkeleri - İnkılapçılık

|

Zor koşullar altında Atatürk bir bir gerçekleştirdi İnkılapları.. Bizlere ise korumak kalıyor.


Atatürk, inkılapçılık ilkesiyle, Türk Milletinin ilerlemesini ve medeni ülkeler seviyesine çıkmasını engelleyen, değişen ve gelişen şartlara uyum sağlayamayan teşkilatların ve müesseselerin, günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi amacını esas almıştır. Bu ilke, diğer bir ifadeyle, sürekli devrimin, değişen şartlara göre düzenlenmesidir:
"Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur."
Atatürk, inkılapların tek gayesinin Türk Milletini medeni ülkeler seviyesine çıkartmak olduğunu şöyle belirtir:
"Efendiler; yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle medeni bir toplum haline getirmektir. İnkılaplarımızın asıl gayesi budur."

Mustafa Kemal Atatürk inkılapların başarılı olması için, aksayan kısımların yenilenmesi ve değişikliklerin süratle uygulamaya konulması gerektiğini belirtmiş, bu değişimlerin, uygulamalarının uzun bir vadeye yayılması halinde asıl gayeden uzaklaşılmış olunacağına dikkat çekmiştir:

"... İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz. Bugünkü sefalet ve rezalet içinde esasen kimseyi memnun etmeye imkan yoktur. Memleket mamur, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur."

Atatürk inkılap hareketlerinde takip edilecek yolu da şöyle belirtir:
" Türkiye'yi derece derece mi ilerletmeli, ani olarak mı? İki sistem var, biri malum büyük Fransız İhtilali'ndeki tarz; rejimler değişecek, ihtilallere karşı mukabil ihtilaller yapılacak. Sağ solu tepeler, sol sağı süpürürken bir de bakılacak ki bir buçuk asırlık zaman geçmiş...Bu milletin damarlarında o kadar bol kan ve önünde o kadar geniş zaman var mı?"

Türk Milleti, bu şartları göz önünde bulundurarak bir an bile durmadan önündeki engelleri aşmalıdır. Eğer bu adım atılmazsa, hem medeni ülkeler arasındaki yerimizi alamayız, hem de birlik beraberliğimiz bozulmaya başlar, çöküşe yaklaşılır. Atatürk bu tehlikeye dikkat çekerek şu sözleri söylemiştir:

"Milletin uyanıklığına, milletin ilerleme ve gelişme istidadına güvenerek, milletin azminden asla şüphe etmeyerek Cumhuriyet'in bütün icaplarını yapacağız. Birçok güçlükler ve engeller karşısında bulunduğumuzu biliyoruz. Bunların hepsini tetkik ile azim ve iman ile millet aşkının sarsılmaz kuvvetiyle birebir çözüp sonuçlandıracağız. O millet aşkı ki herşeye rağmen sinemizde sönmez bir kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağıdır."

"Her türlü yükselme ve gelişmeye kabiliyetli olan milletimizin sosyal ve fikri inkılap adımlarını kısaltmak isteyen engeller mutlaka ortadan kaldırılmalıdır."
Atatürk ilkelerini bir bütün halinde düşünmeliyiz. Zira bu ilkeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türk'ün yüksek karakteri daha yükselecek ve Türkiye, medenileşme yolunda diğer ülkelerin örneği olacaktır. Bu ilkeleri bir diğerinden ayırırsak, milli birlik ve beraberliği bir arada tutan temeli de zayıflatmış oluruz ki, bu da, ülke bütünlüğünün bozulmasından menfaat sağlamak isteyen bölücü güçlerin palazlanmasına sebebiyet verebilir. Buna engel olmak istiyorsak, büyük bir şevk ve heyecanla Atatürkçü ve inkılapçı düşünceye sahip çıkarak ülkemize hizmet etmeliyiz; ayrılıkçı ve bölücü faaliyetlere izin vermemeliyiz. Atatürk, bu engellemeler karşısında inkılapların uygulanması ve korunması görevini Türk Ordusunun başarıyla yerine getireceğini şu sözleriyle belirtmiştir:

"Milleti sevk ve idare edenlerin dayanağı, ordu olmuştur. Diğer milletlerde ordu ile millet, daima birbirleriyle karşı karşıyadır. Halbuki, bizde tamamıyla olay tersinedir. İkinci Meşrutiyeti, kahraman subaylarımız ilan ettikleri gibi bu inkılapları da yine bunların fedakarlığına borçluyuz."

http://ataturkkk.blogspot.com




0 yorum:

Yorum Gönder

 

©2009 Mustafa Kemal Atatürk - Atatürk'ün Hayatı | Atatürk Fotoğrafları | Template Blue by TNB